21 Nisan 2012 Cumartesi

Yatak Odası Tasarımı

Yatak Odası

Yatak Odası
2009 Yılında yaptığım bir tasarım. Tasarımın hikayesi aslında 2007 yılına kadar dayanıyor ama son revizyonlarla bu hale 2009 yılında getirdim. Yatak ve puf ikilisini birleştirmek üzere geliştirdiğim bir konsept.

Yatak odasında televizyon izleme geleneğini daha sağlıklı bir hale getirmek istedim. Çünkü doktorların tavsiyesi yatakta televizyon izlememiz üzerinedir. TV izlerken oturma şekli, televizyona bakış açısı vb. sağlığı etkileyen faktörlerdir. Bu konsept ona bir çözüm öneriyor aslına bakarsanız.

Ayrıca küçük mekanlar için de pratik bir çözüm önerisi sayılabilir. Yatak dolabının ön tarafı makyaj masası ve küçük depolama alanları ile şekillenirken dolabın arkasını da elbise dolabı olarak kullanabiliyorsunuz. Dolap ve duvar arasındaki boşluk bu kullanım için bırakılmıştır.

19 Nisan 2012 Perşembe

İMMİB 2011 Ödül Töreni



Sevgili arkadaşım Teberdar Gürbey'de bu yarışmadan iki ödül almıştı(birincilik ve ikincilik). Kendisiyle aynı kategoride yarışmadığım için şanslıyım. Girdiği her kategoride ödül almak gibi bir meziyeti var çünkü:) Başarılarının devamını diliyorum Gürbey'e ama bizim ekmeğimize de mani olmasın tabi:)
Bu arada bu salon İMMİB Teknoloji ve Tasarım Anadolu Meslek Lisesinin konferans salonu. Keşke bütün liselerimiz bu imkanlara sahip olabilseler.

17 Nisan 2012 Salı

Genç Odası Tasarımı

Genç Odası
Bu tasarımı bir yarışma için hazırlamıştım. Ödül alıp almadığımı hatırlamadığım için muhtemelen almamışımdır:)
Ödül almamış olsa da en beğendiğim tasarımlarımdan biridir. "Yerden" kazanmak ve oyun için daha fazla alan yaratmak üzerine geliştirdiğim bir konsept üzerine kurdum bu tasarımı. Bence hedefi açısından başarılı olmuş bir çalışma.
Sıkıntı olan, yüksek tavana ihtiyacı olması olabilir. Onun dışında kullanılan malzeme ve form olarak da kendi içinde bir bütünlüğe sahip. Sunum esnasında yerin bu kadar boş olması rahatsız edici olmuş olabilir. Halbuki yerlere oyuncak ve oyun araçları serpiştirseydim daha doyurucu olabilirdi jüri için.
Başka sıkıntıları da olabilir ama, ben fazla sahiplendiğim için sanırım, göremiyorum:)
Siz görürseniz yazın lütfen:)

16 Nisan 2012 Pazartesi

Behzat Ç. ve Çalgı Çengi



Yönetmen Serdar Akar'ı(Behzat Ç.) ben "Yeni Sinemacılar" adını verdiği sinema akımı için çektiği Gemide ve Lalelide Bir Azize filmleri ile tanıdım. Birbiri içine örülü bu iki sinema filmi karanlık ve anlaşılmaz sahneleri ile sinirlerimi bozsa da iki bakış açısı sunan bu filmleri beğenmediğimi söyleyemem. Her ne kadar daha iyi yapılabileceğimi düşünsem de...
Serdar Akar'ın en beğendiğim filmi, çıktığı zaman büyük tepki toplayan, Barda filmidir. Her ne kadar yönetmen Serdar Akar filmde adalet anlayışının kişiden kişiye nasıl değiştiğini vurgulamaya çalıştığını söylese de bunu gözümüze soka soka yapmasaydı çok daha başarılı bir film olabilirdi.
Selçuk Aydemir tarafından yönetilen(yönetilemeyen) Çalgı Çengi filmi Cem Yılmaz'ın yapımcılığını üstlendiği 2011 yapımı bir film. Başrol oynayan ikilinin kendi haline bırakılmış (senaryosuzluk ve yönetmensizlik yüzünden) oyunculukları ile küçük skeçler olarak bir nebze olsun izlenebilir olmuş bir film Çalgı Çengi.
Bununla beraber Behzat Ç. her ne kadar televizyonlarımızda yayınlanan diğer polisiye dizi olan Arka Sokaklar'dan çok daha üstün olsa da netice de prodüksiyon sorunları her zaman dizilerimizin kalitesini düşüren bir etken olmuştur. Bunun yanında zorlama senaryolarında etkisi büyük. Fakat dün akşam Behzat Ç. ye konuk olan Çalgı Çangi, bence televizyonda izlemeye değer bir dizi kıvamında olmuştu. Bunun yakında gelecek olan Çalgı Çengi 2 için bir ısınma turu olduğu açık. Dizinin bu bölümüne sonradan eklendiği belli olan Çalgı Çengi senaryosu aslında sizi çok da rahatsız etmeyecek. Hatta Çalgı Çengi filmini izlemediyseniz, ki bence gerek yok, dizinin bu bölümünü izlemeniz yeterli. Zaten hikaye aynı. Filmden alıp dizinin senaryosuna işlenmiş ve bana kalırsa bu hali daha da seyirlik olmuş ama TV de:)


10 Nisan 2012 Salı

Salata Kurutucu Tasarımı

Salata Kurutucu

Salata Kurutucu



Gondol Plastik için studioSTD firmamızın yaptığı salata kurutucu tasarımı. Malzeme kalitesi olarak bizim istediğimiz kalitede olamasa da çıkan ürün form olarak istediğimiz ürün oldu.
Standart salata kurutucularında çevirme işlemi sırasında kaseyi nasıl tutacağınızı bilemezsiniz. Sürekli elinizden kayar. Bu üründe kapakta bulunan çıkıntı kısım kaseyi rahatlıkla kavramanıza yardımcı olur. Formunu beğeniyor olmamın yanında, sürekli salata yapan biri olarak, benim için bu özelliği bile almaya değer:))

9 Nisan 2012 Pazartesi

Midnight in Paris - Paris'te Gece Yarısı

Woody Allen'ın izlediğim ilk filmi, aldığı bütün olumlu eleştirileri hak eden, Annie Hall filmiydi. İzlediğim son filmi ise Paris'te Gece Yarısı.
İnce göndermelerle işlenmiş, bol diyaloglu, biraz sanat ve edebiyat bilgisi ile izlemeye doyamayacağınız bir Allen klasiği. Filmin gerçeküstücü tavrını aslında afişinden ve bence olmadığı kadar güzel gösterilen (Amélie filminde olduğu gibi) Paris görüntülerinden oluşan girişinden anlayabilirsiniz. Kameranın Paris'i gösterdiği her bir karenin tablo misali bir görselliğe sahip olması filmin ressamlar ve yazarlarla dolu yapısına muhteşem bir şekilde uymuş bence.
Güzel sanatlarda okumuş olmanın faydalarını filmi izlerken bol bol gördüm. Dali, Picasso, Matisse gibi  ressamları tanıyor olmanın verdiği haz keyfime keyif kattı:) Hele Gil'in gerçeküstücü yönetmen Luis Banuel'e Mahvedici Melek (ve daha sonra da Burjuvazinin Gizli Çekiciliği ile devam eden) filminin konusunu "çıtlatması" harika bir seyirlik. Adrien Brody'nin kısa Dali performansı ayrıca görülmeye değer.
Bunun yanında Owen Wilson'un Woody Allen benzeri oyunculuğu ve kendine has mizacı ile sergilediği performans filmi izlemek için yeterli bir neden.
Bunun yanında final sahnesine doğru (Moulin Rouge'un keyifli atmosferinde) Allen, bilgece işlediği senaryosunda, herkesin kendi çağı yerine geçmişteki bir zamanda(Allen buna altın çağ demiş) yaşama isteğine inceden eleştiriler göndermiş.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Young Adult


Bu iki filmden JUNO yu iki sene önce izlemiştim. Film 2007 yılında vizyona girmiş. Ülkemizde de 2008 yılında sanırım gösterime girmişti. BAFTA ve 80. Akademi ödüllerinde bir çok dalda ödüle aday olan filim her ikisinden de özgün senaryo dalında ödüle layık görülmüştü. İzlediğim zaman çok beğendiğimi ve eğlendiğimi hatırlıyorum. Az hatırladım film hakkında nasıl yorum yapacaksın diyenler için söylüyorum yazımın amacı zaten Juno değil:) Üç gün önce izlediğim Young Adult filmi hakkında yazmak istiyorum aslında ama Juno ile de bağlantılı olduğundan filmi hatırlatmak istedim.
Young Adult filminin afişini gördüğümde nedense aklıma Juno filmi gelmişti. Her iki afişte de bakışlarında bir çok sorunu barındıran kadın ve yanında şapşal bir "canlı":) Filmi izlemeye karar verdikten sonra öğrendim ki her iki filmin de yönetmeni Jason Reitman ve senaristi Diablo Cody. Diablo Cody nin senaristliğini yaptığı bir diğer film ise Megan Fox un başrol oynadığı Jennifer's Body. Aslında bu üç filmi peş peşe izlerseniz filmin içindeki mizah, romantizm ve dram duygusunun ne kadar yakın olduğunu anlarsınız. Bu durumun kötü olduğunu düşünmüyorum. Aksine, bir tarz olarak, benim çok hoşuma gidiyor.
Tabi senarist kadın olunca kadın oyuncuların başarısı, duyguyu senaryodan bize aktarabilme yetenekleri de o denli yüksek oluyor. Bu senaryoların bir erkeğin elinden çıkması durumunda zannetmiyorum ki filmdeki kadın karakterlerin duygusu bize olduğu gibi geçebilsin. Burada başarılı bulduğum yönetmen Jason Reitman ı da unutmuyorum tabi.
Young Adult filmine gelince, Chalyize Theron her rolün altından kalkabilme(Monster filminde onun oynadığına hala inanmıyorum:) yeteneği ile bu rolünde üstesinden gelmeyi başarmış. Ancak görünen o ki yönetmen ve senarist ikilisi Juno nun başarısını bu filme taşımakta pekte başarılı olamamışlar. Yönetmenlik açısından kötü bir film olduğunu söyleyemem ama senoryo bakımından bazı sıkıntılar barındırıyor.
Yaşadığı büyük şehirde kendi başarısını küçük bulan, doğduğu kasaba da ise çok başarılı sayılan yazar Mavis Gary(Chalyize Theron) nin 'evli ve çocuklu' eski erkek arkadaşını yeniden kazanma çabasına ve geçmişi ile bir tür hesaplaşma değilse de karşılaşma macerasını izliyorsunuz filmde.
İzlemeye değer bence:)

1 Nisan 2012 Pazar

Titanların Savaşı / Titanların Öfkesi

Titanların Savaşı 2010


Titanların Öfkesi 2012
İlkini bir ön yargı ile sinemada izlemesem de iki hafta önce DVD den izleme fırsatım oldu. Titanların Savaşı aslında sinemada da izlenebilir bol görsel efekti olan eğlencelik bir film. Tabi içi boş inanç söylemlerine kulak tıkayıp sadece görsel efektlerin, uçan atların(ki çok başarılı olmuş), dev akreplerin keyfini çıkartırsanız eğlenebilirsiniz. "Senaryosu bahane görsel efektleri şahane" tadında bir film Titanların Savaşı:)
Tabi bu filmin aslında 1981 yılında aynı adla çekilmiş olan Ray Harryhausen'ın filminin yavan bir yeniden çekimi olduğunu da unutmayın.

Titanların Öfkesi'ne gelecek olursak görsel efektleriyle ön plana çıkan klasik bir kahramanlık ve maceraya yolculuk filmi olduğunu söyleyebilirim. Görsel efektlerini, bu alanda en başarılı firmalardan biri olan,  MPC (Moving Picture Company) firmasının yaptığını düşünürsek bu film için de "Senaryosu bahane görsel efektleri şahane" demenin bir sakıncası yok. İlkini sinemada izlememiş olmaktan pişman olmasam da bunun görsel efektlerini sinemanın dev ekranında izlemenin keyifli olacağını düşünüyorum. Tanrıların sözlerine kulaklarınızı tıkayıp görsel efektler için gözlerinize yüklenmenizi tavsiye ediyorum:)